Kur’ân-ı Kerim özelde Müslümanların genelde ise tüm insanlığın dünya ve ahiret saadetini ihtiva eden ilâhî bir hayat kılavuzudur. Müslümanlar arasında meydana gelen siyasî ve fikrî ayrılıklar esnasında herkes haklılığını ve doğruluğunu Kur’ân’a dayandırmaya çalışmıştır. Şîa mezhep müntesipleri de imamet inanç ilkesinin hakikatini Kur’ân’la ispatlama cihetine gitmiştir. Bu çalışmada Şiî müfessir Kummî’nin (ö.329/941) Hz. Ali ve onun imametine delil olarak takdim ettiği âyet ve kavramları ele almaya çalışacağız. Öncelikle ilgili kelime veya kavramın sözlük anlamını verdikten sonra Kummî’nin bu konudaki görüşleri incelenecek ve farklı müfessirlerin değerlendirmeleri ekseninde karşılaştırmaya çalışacağız. İlgili bölümün sonunda genel bir değerlendirme ile konu hakkındaki görüşlerimizi ifade etmeye çalışacağız.
Kummî, bazen ilgili âyetin tamamını kendi mezhep tezine delil olarak takdim ederken, bazen de âyet içerisinde bir kelimeyi veya kavramı bütünden bağımsız bir şekilde mezhep düşüncesi ekseninde tefsir ettiği görülmektedir. Müellifin mezhep tezlerini bina etmeye çalıştığı bu âyet veya kelimelerin müphem ve müteşâbih olanlarından olması dikkat çekmektedir. Müellif mezhep tezlerini ihtilaf edilen lafızlar üzerinden ortaya koymaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Kummî’nin âyet veya kavrama yüklediği anlam çoğu zaman Şiî müellifler tarafından da kabul edilmemiştir. Kummî’nin bu yaklaşım tarzı bazen Kur’ân âyetlerini tahrif edecek boyuta ulaşmıştır. Örneğin Kummî İnfitâr sûresinin 9. âyet-i kerimesinde zikredilen “din” kavramını Hz. Peygamber ve Hz. Ali olarak yorumlamaktadır. Kummî Kur’ân’ın tüm insanlığa yönelik evrensel çağrısını Şîa mezhebine mensup insanlarla sınırlı tutmasına sebep olmuştur. Bu anlayışın mezhebini din olarak telaki etmesinin neticesi olduğunu söylemek mümkündür. Bu yaklaşım tarzı ilâhî vahye uymayı değil ilâhî vahyi kendi düşüncesine uydurma ile sonuçlanmıştır.
.
The Holy Quran is a divine guide to life that includes the happiness of Muslims in particular and of all humanity in general, in this world and the hereafter. During the political and intellectual differences that occurred among Muslims, everyone tried to base their rightness and truth on the Quran. Followers of the Shia sect also tried to prove the truth of the principle of faith in imamate with the Quran. In this study, we will try to discuss the verses and concepts presented by the Shiite commentator Qummī (d.329/941) as evidence for Hazrat Ali and his imamate. First of all, after giving the dictionary meaning of the relevant word or concept, we will examine Kummi's views on this subject and try to compare them on the basis of the evaluations of different commentators. At the end of the relevant section, we will try to express our opinions on the subject with a general evaluation.
While Kummi sometimes presents the entire verse in question as evidence for his own sectarian thesis, sometimes it is seen that he interprets a word or concept in the verse on the axis of sectarian thought, independently of the whole. It is noteworthy that these verses or words, with which the author tries to build his sectarian theses, are ambiguous and allegorical. It is understood that the author tried to put forward the sectarian theses through the controversial words. The meaning that Qummī attributed to the verse or concept was often not accepted by Shiite authors. This style of approach of Kummî sometimes reached the extent of distorting the verses of the Quran. For example, Qummî interprets the concept of "religion" mentioned in the 9th verse of the Infitar sura as the Prophet and Hazrat Ali. Kummi caused the Qur'an to limit its universal call to all humanity to people belonging to the Shia sect. It is possible to say that this understanding is the result of considering the sect as a religion. This style of approach resulted in adapting the divine revelation to one's own thinking rather than following the divine revelation.
By subscribing to E-Newsletter, you can get the latest news to your e-mail.